LEYLA İLE MECNUN - BURAK AKSAK
"Hayat dediğin uzun bir yol. Ve bu yolda seninle beraber yürüyen insanlar var, yolda kaldığın zaman sana yardım edebilmek için. Yolda rastladıkların var, yanındakilerin kıymetini daha iyi anlayabilmen için. Yoluna taş koyanlar var, yürüdüğün yolu zehir etmek için. Bir de seni yarı yolda bırakanlar var, kendi başının çaresine bakabilmeyi öğrenebilmen için. Herkesin kendi doğrusu var ve herkes kendine göre haklı bu hayatta. Bu yüzden sonuca varmıyor hiçbir tartışma."
Aşırı zevk alarak okuyacağınızı düşündüğüm bir kitapla karşınızdayım. Leyla ile Mecnun bu sefer bir roman ile birlikte dahil oluyor hayatlarımıza. Leyla ile Mecnun dizisinden sonra kitabını okumak ne kadar mantıklı bilemeyip başlamıştım bu kitaba. Gerçek şu ki, bu kitabı var eden şey dizisi ile benimsemiş olduğumuz karakterler. O geminin bir gün geleceğine inanan İsmail Abi, kitapta da aynı samimiyetiyle karşımıza çıkıyor. Yavuz, "Ben öyle biri miyim?" demeye devam ediyor, Mecnun bitmez tükenmez aşkının peşinden hala yılmadan koşuyor, Aksakallı Dede işleri karıştırıyor. Ve çay hala Erdal Bakkal'da içiliyor. Bu sayede, Burak Aksak bizlere film tadında bir kitap okutuyor.
Karakterler aynı ancak hikaye bambaşka bir şekilde karşımızda. Leyla'nın "Bir hayat en fazla kaç kere yaşanabilir ki?" sorusuna cevap olarak "Üç." diyor Mecnun. Ve yeniden başlıyorlar hikayelerine. Bu sefer, Mecnun, Leyla'sını da alıp başka bir dünyaya gitmek istiyor çünkü onların aşkı bu dünyada kıyametleri koparıyor. Kireçburnu sahilden bakınca görünen üçüncü köprü yıkılıyor mesela, gökten taş yağıyor, denizler köpürüyor. Çözüm ise başka bir dünyaya gidebilecekleri o aracı yapabilmek. Peki gidebiliyorlar mı, birbirlerine kavuşabiliyorlar mı? Cevabı kitabın sonunda.
İçinde gerçek dışı bir sürü öge bulundurmasıyla sizi farklı bir dünyaya götüren Leyla ile Mecnun, Aksak'ın samimi dili ile kitabı sürekli gülümseyerek okumanıza neden oluyor. Tabi bunda özlenmiş karakterlerin yine, yeniden karşımıza çıkışıyla da ilgisi var. En önemlisi, Aksak'ın da dediği gibi, bu kitap umudun kitabı. O geminin bir gün geleceğine inananların, kendi çölünde kaybolanların ve yeni başlangıçların kitabı.
Burak Aksak'ın bu kitabıyla okurlarını hayal kırıklığına uğratmadığını çok rahat söyleyebilirim. Tatlı üslubu ve aşina olduğumuz karakterleri ile içleri ısıtıyor. Sanki içimizde bir yerlerde olan düşüncelere tercüman oluyor. Özlediğimiz Kireçburnu havasını bir kez daha bizlere tattırıyor.
Heyecanlı bir maceranın içinde Mecnun'un Leyla'sına kavuşmasını beklerken bir güldürüp bir ağlatan bu kitapla birlikte sanki çok özlediğiniz
bir arkadaşınıza kavuşmuş gibi hissedeceksiniz. Unutmadan da söyleyeyim, o gemi bir gün gelecek :)
bir arkadaşınıza kavuşmuş gibi hissedeceksiniz. Unutmadan da söyleyeyim, o gemi bir gün gelecek :)
"Zaman döngüseldir ve farklı seçimleri yapsan da aynı hayatı yaşarsın. Sana verişmiş bir ömür vardır. Bu dünyadaki zamanın bellidir. Ve her şey bir denge içindendir. Biz...Daha doğrusu ben, o dengeyi bozdum..."
Aksak, Burak. Leyla ile Mecnun. İstanbul: Küsürat Yayınları, 2018.
Ben de o dengeyi bozdum...Ve o gemi bu limana gelecek mutlaka...Hem de yüzlerce kez... :D
YanıtlaSil