KIRMIZI SAÇLI KADIN - ORHAN PAMUK
"Göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşmak yerine, şimdi üzerinde uyuduğumuz toprağın içine girmeyi hayal etmemiz doğru muydu?"
Herkesin kendi yolunu bulmaya çalıştığı bu dünyada, aileden başlayan ve topluma karıştıkça sorumluluklarla birlikte artan otoriter güç kaçınılmaz bir gerçek. Bu otoriter gücün örnekleri ise baba-oğul ilişkilerinde olduğu kadar, devlet-toplum ilişkisinde de karşımıza çıkar. Pamuk, bu otorite kavramı ışığında bir babaya sahip olmak kadar olmamanın da etkilerini aynı baba oğul üzerinden okura yansıtıyor bu kitabında. Bu durumun yarattığı çelişkiyi ise iki farklı baba-oğul efsanesi üzerinden anlatıyor.
Bir Batı efsanesi olan Kral Oedipus'un sonunda oğul babayı öldürürken, Doğu efsanesi Rüstem ile Sührab'da oğul baba tarafından öldürülüyor. Batı'da oğulun babayı öldürmesi ile bireyin baştan özgürleşmesi kabul edilirken, Doğu'da hayatta kalan baba oluyor; otorite yıkalamayan ve devam eden bir gerçeklik olarak karşımıza çıkıyor.
Şaşırtıcı kurgusu ile okuru baba-oğul ilişkisinin derinlerine götüren Kırmızı Saçlı Kadın, Pamuk'un diğer romanlarına kıyasla beklentinin altında kalsa da okura çok farklı kapılar açan bir kitap. Göğe çıkıp yıldızların ışıltısına ulaşma yolunda önünüze çıkan otoriter engellerin üstesinden gelebilmeniz dileği ile... İyi okumalar!
Pamuk, Orhan. Kırmızı Saçlı Kadın. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2016.
Doğu ve Batı arasındaki zıtlık,Sanırım insan iletişimlerini bile etkiliyor...
YanıtlaSilYaşadığımız toplum toprak, maalesef özgür düşünmemizi bile etkiliyor...