SINIRLARI AŞARAK YAŞAMAK - BENEDICT ANDERSON

"Vur ışığını durmadan, 

Vur ışığını dört yana, 

Tâ derinlerine kıyametin!

Vur ışığını – 

Batsın ne varsa başka!

Şiarım budur benim –

Ve güneşin!"


Benedict Anderson'un Hayali Cemiyetler adlı çok ses getiren kitabını eminim duymuşsunuzdur. Ulusalcılık düşüncesinin ulusları ve ulus-devleti inşa ettiğini savunan Anderson, Sınırları Aşarak Yaşamak kitabı ile bizlere kendi düşüncelerinin arka planını, onu bu kitabı yazmaya iten yaşantısını, öncesini ve sonrasını paylaşıyor bizlerle. Herkes tarafından tanınan kişilerin yaşam öykülerinin aksine, bir araştırmacının yaşam öyküsünü okumak çok farklı kapılar açıyor insana. Oldukça ilgi çekici bir hayata sahip olan Anderson'un çocukluk zamanlarından başlayarak bütün yaşamını bizlere aktardığı bu kitap, hem saha araştırması yapmak isteyenler için hem de günlük hayat için olcukça kaliteli ve değerli bilgiler içeriyor.

Anderson, Endonezya'da yapıyor saha çalışmasını. Oradaki insanlarla beraber yaşıyor, kültürüne karışıyor, dillerini öğreniyor. Hatta Endonezya diline küçük bir katkıda bile bulunuyor: "Ayrıca önemsiz bir yabancı öğrenci olduğum halde, sırf derimin renginden ötürü kimi insanlardan utanç verici bir saygı görüyordum. ...Kendi derimin beyaz değil, toz pembe olmasına bakarak, bunun albino hayvanların deri rengine yakın olduğunu fark ettim. Endonezyalılar gelişi güzel bir tabirle bu renge bulai veya bulé diyorlardı. Bunun üzerine bana benzeyen insanlara ve bana putih (beyaz) yerine bulé denmesinin daha doğru olacağını genç arkadaşlarımla paylaştım. Bu fikri beğendiler ve tanıdıkları başka öğrencilere yaydılar. Tabir yavaş yavaş gazete ve dergilere de yayıldı ve nihayet gündelik Endonezya dilinin bir parçası haline geldi."

İnsanları ayrıştıran ve farklılaştıran bütün kalıplardan uzak tutmanın gerektiğini savunan Anderson, yaşam öyküsünü bizlere anlattığı bu kitap sayesinde özellikle akademisyen olmak isteyenler için bir ışık niteliğinde. Amerika'da Güneydoğu Asya çalışmalarının nasıl geliştiğini, bir saha çalışmasının nasıl olması gerektiğini, dil öğrenmenin önemini ve milletler arasındaki sınırlayıcı algının yıkılması gerektiğini sade ve öğretici bir şekilde aktarmış Anderson. Kendi hayatında aştığı sınırları ilham kaynağı olacak biçimde anlatmış bizlere. 

Ne kadar anlatırsam anlatayım okumadan Anderson'un anlattıklarını kavrayamayacağınız türden, oldukça etkileyici ve yön verici bir yaşam öyküsü bu kitap. İçinizde tuttuğunuz düşünceleri ve bilgileri harekete geçirmek, farklı insanlarla bağ kurmak ve hayatı sınırlarını aşarak yaşamak için gereken cesareti bizlere aşılayan Anderson, özellikle araştırmacıların farklı diller öğrenerek üzerlerindeki hindistan cevizi kabuğunu atmalarını tavsiye ederek bitiriyor kitabını. İster bir araştırmanın parçası olun, ister günlük hayatınızın içinde sınırları aşmak için çabalayan biri olun. Her iki durumda da sizin için başucu kitabı sayılabilecek bir kitabı bitirmiş olacaksınız Sınırları Aşarak Yaşamak bittiğinde. Hayatı yaşarken, insanlarla iletişim kurarken, bir şeyler öğrenmeye çalışırken karşınıza çıkan bütün sınırları aşabileceğiniz bir hayatınız olsun. Üstelik bu sınırları insanlar olarak kendi kendimize yarattığımız düşünülürse, bu sınırları yıkmamak için hiçbir sebep yok. İyi okumalar :)

"Özgürlük yolunda savaşan kurbağalar, kasvetli, yarım hindistan cevizi kabuklarının altında büzüldükçe kaybetmekten başka şansları yok! Dünyanın bütün kurbağaları birleşin!"


Anderson, Benedict. Sınırları Aşarak Yaşamak. İstanbul: Metis Yayınları, 2017.

Yorumlar

  1. Sınırları insanlar yaratıyor ama o sınırları kaldırmak yine insanların elinde…

    Dünya var oldukça devam etmesi gereken bir süreç …Kolay gele …

    YanıtlaSil
  2. Çok çok güzel anlatım ve tanıtım .Bravoooo

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tek Yalnız Ben Değilim - Jean-Louis Fournier

DOKUZ ÖYKÜ - J.D. SALINGER

MUTLU OLMA SANATI - ARTHUR SCHOPENHAUER